konaklama vergisi

Konaklama vergisi: Nerede, nasıl, neden, ne olmalı ?

Dünyada ilk defa 1940 yılında NewYork-ABD’de büyük eleştirilere rağmen hayata giren ve 1980’li yıllar itibariyle Avrupa Birliği’nin 2006/112/EC AB Konsey Direktifi ile AB üyesi ülkelerin çoğunda, Amerika. BAE. Uzak Doğu Asya başta olmak üzere pek çok ülkede uygulanan konaklama vergisi 2023 yılı itibariyle ülkemizde de uygulanmaya başladı. 

Bu vergi, bazı ülkelerin bazı münferit şehirlerinde uygulanırken. İskandinav ve Baltık ülkelerinde ise genelde uygulanmıyor.

Her yerde adı başka

Uluslararası örneklerden yola çıkılarak turist vergisi (İspanya), turizm vergisi (Fransa), şehir vergisi (Belçika), turist konaklama vergisi (Hollanda), kültür vergisi-yatak vergisi (Almanya), otel oda vergisi veya ziyaretçi vergisi şeklinde dünyada alınan vergi, Konaklama Vergisi olarak ülkemizde 2019 yılında yasal hale getirilmiştir. 

İlk defa Büyükşehir ve İl Özel İdareleri ne bir gelir kalemi olarak 2004 yılında, akabinde 2008 yılında kanun teklifi olarak verilse de, alt komisyondan geçemeyen teklifler bugüne dek ülkemizde uygulanamadı. 7338 savalı Kanun ile verginin yürürlük tarihi 1/1/2023 tarihi olarak belirlenerek, uygulamaya girişi 1 yıl daha ertelenmişti.
Yeni bir erteleme gelmemekle birlikte, 2023 yılı bütçe açıkları da göz önüne alındığında altık uygulanması kaçınılmaz bir vergi hale gelmiştir. 

Bu vergi, dünyada maktu veya oransal olarak yabancı ve yerli turistlerden veya sadece yabancı turistlerden alınıyor.

Ülkemizde ise yerli ve yabancı ayrımı bulunmaksızın geceleme hizmeti alan tüm kişilerden (uyruğuna, mukimlik durumuna bakılmaksızın) konaklama vergisi tahsil edilecek.

Konaklama vergisi, dünyada turizmin yarattığı negatif dışsallıkların, yani zararların bertaraf edilmesi için getirilmiş bir çevre dostu vergileme olan “Pigou Tipi Vergilendirmedir”.

Amacı 

Yani. çevreye ve topluma zarar veren faaliyet ve eylemlerin vergilendirilmesini konu edinen bu tip vergilendirme, poşet vergisi olarak anılan GEKAP veya çevre temizlik vergileri gibi vergilerde somut olarak kendini gösteriyor.

Bu vergi ve turizmin arz yönlü zararları olan konaklama tesisinin yeni çeşitli altyapı ihtiyaçları, otel yapımı ve doğaya verdiği zararlar kaldırılmaya: talep yönlü zararlar olan trafik sıkışıklığı, güvenlik, temizlik, yerel halkın yaşam maliyetinin artması. yol sorunları, kültürel mirasın zarar görmesi veya aşınmasının ortadan kaldırılması, etkilerinin hafifletilmesi veya tazmin edilmesi. turizmin altyapısının güçlendirilmesi. daha da önemlisi “turizmin sürdürülebilir olması” amaçlanmaktadır. 

Kim ödemeli, kim kullanmalı 

Temel mantığında turistlerin çevreye, doğaya ve topluma doğrudan veya dolaylı verdikleri zararların telafisi amaçlanmakta ve önemli ve seçkin turizm merkezi olan şehir veya ülkeler için önemli bir gelir kaynağı oluyor.

Fakat dünyada çoğunlukla bu hizmetleri veren yerel yönetimler bu geliri alırken, ülkemizde doğrudan merkezi hükümete genel bütçe geliri olarak konulduğu anlaşılmaktadır. 

Zaten, kanun gerekçesine bakıldığında, bu verginin herhangi bir sosyal misyonunun olmadığı, verginin mali misyonunu aşamadığı, tamamen mali amaçlarla ihdas edildiği anlaşılmaktadır. Konaklama vergisi dolaylı bir vergi olup bazı adaletsizlikleri de kendi bünyesinde taşımaktadır. 

Adaletsiz dolaylı vergi

Ülkemizde düşük bütçeli konaklama tesislerinde de alınan uzun süre kalan kişi daha az vergi ödeyebilmektedir. Halbuki, ülkemizde daha çok hizmet alanın daha çok vergi ödemesi daha adildir. 

Dünyada çoğunlukla maktu tutar varken ülkemizde bedelin %2 si belirlenmiştir. 

Kanunda ödeme gücü olmayan çocukların da vergiye tabi olması adil olmayan bir durumdur. 

Dünyada geneli itibariyle 13 yaş altı çocuklardan alınmamaktadır. Keza dünyada tesisin yıldız sayısı, yeri, sezonu, bölgesi, oda sayısı veya fiyatına göre farklı tutar veya oranlar varken ülkemizde tek sabit oran belirlenmiştir. 

Halbuki, vergi politikası olarak turizmin yaygınlaşması. eşit dağılması ve bölgesel gelişmişlik farkının ortadan kaldırılması için farklı oran veya tutarlar belirlenmesi gerekir.

Örneğin, pozitif ayrımcılık yapılarak sosyal vergicilik yoluyla Trabzon. Mardin. Ş. Urfa. Pamukkale vb kentlerin gelişmesine nispeten olanak sağlanabilirdi. 

Beklenen gelir

Ayrıca, turizmde fiyatların artmasına bağlı olarak rekabet dezavantaj ı yaratabilir. Merkezi bütçe gelirleri açısından bakıldığında ise 2023. 2024 ve 20225 yıllarına sırasıyla 2.3 milyar TL: 2.9 milyar TL ve 3.4 milyar TL bütçe geliri konulduğu anlaşılıyor.

Bu tutarları % 2 ye bölüp, ortalama ABD Doları cari kum 18.5 alındığında yılda 6.2 milyar ABD Doları. 7.85 milyar ABD Doları. 9.2 milyar ABD Doları geceleme ve buna bağlı yan hizmet gelirlerinin olacağı düşünülmektedir. TÜİK sitesinde 2022/9 aylık turizm geliri 35 milyar ABD Dolandır. 2021 yılı yıllık gelir 30 milyar ABD Dolarıdır. Bakanlık ta yıllık 44 milyar ABD Dolan (revize tutar) turizm geliri beklemektedir. 

Bu nedenle, konaklama vergisinde (iç turizmin de dikkate alınacağı da düşünüldüğünde) bu bütçe gelirinin yapılan hesaplamalara göre biraz yüksek kalabileceği düşünülmektedir. 

Tanımda karışıklık

Zira, turizm gelirinin tamunu geceleme ve buna bağlı hizmetlerden oluşmamaktadır. 

Otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi. yayla evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer tüm hizmetler (yeme-içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alaları gibi) konaklama vergisine tabidir. 

İlgili Genel Tebliğde, kiralamaya açık olan devre mülk ve devre tatil gibi tesisler için bir açıklama bulunmamaktadır. Pansiyonlar için de 103 ve 135 seri nolu GVK Genel Tebliğleri referans olacaktır diye düşünüyoruz. Zira, işletme belgesi veya ruhsatın olup olmamasının önem arz etmemesi mükellefiyetin bunun çok daha geniş olacağı kanaatini uyandırıyor.

Vergiyi doğuran olay, geceleme ve buna bağlı konaklama tesisindeki hizmetlerin sunulması ile meydana gelir. 

Konaklama vergisi, konaklama tesislerince düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilir. 

Geceleme hizmeti olmadan konaklama vergisi doğmuyor.

Rezervasyon gün sayısının aksine, müşterinin fiilen kaldığı gece sayısı önemlidir. 

Matrah, doğrudan konaklama tesisinde geceleme ile birlikte sunulan her türlü yeme, içme, eğlence, havuz, termal vb. hizmetler için alınan bedellerden oluşuyor.

Yani, geceleme hizmeti bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer tür hizmetler verginin konusunu oluşturuyor.

Bu hizmetler açıkça geceleme hizmetine dahil değil ise ve somut şekilde tespiti yapılabiliyorsa matraha dahil olmayacaktır. 

Sözleşmelerdeki durum

Konaklama Vergisi Oranı yüzde 2’dir. Konaklama vergisinde matrah, geceleme ve gecelemeye bağlı diğer hizmetler için alınan veya borçlanılan her türde değer toplamıdır.

Tespit edilen bu matrah içinde KDV yoktur. 

Yani, vergiden vergi ödenmeyecektir. 

Bu vergi de katma değer vergisi matrahına özel bir kanun hükmü gereğince dahil edilmeyecektir. 

Fakat, “genel olarak” önceden yapılan acente sözleşmelerinde oteller/tesisler “Tüm vergiler dahil” olarak net bir bedele yer veriliyor.

Bu durumda. 2023 yılında devreye giren konaklama vergisinin tespiti biraz güçleşiyor.

Bu durumda, bize göre eğer sözleşme “tüm vergileri içerecek şekilde” düzenlenmiş ise, konaklama vergisi ve KDV aynı matraha dayandığından iç yüzde ile toplam yüzde 10 oranındaki vergiler düşülerek matrah bulunup, bu matrahtan yüzde 2 konaklama vergisi. Yüzde 8 KDV hesaplanmalıdır. 

Yani. tüm vergiler dahil 22 bin TL olan sözleşmede 22.000/1.10=20.000TL matrahı, % 2 oranında 400T TL konaklama vergisi.%8 oranında 1.600 TL KDV hesaplanmalıdır.

Bedele sadece KDV dahil ise, o zaman ilave olarak yüzde 2 konaklama vergisi hesaplanmalı ve “taraflarca ticari mutabakatla” çözülmelidir.

Eğer, acentalar hali hazırda sözleşmeleri yapılmış 2023 yılı için konaklama vergisinin tesis ile müşteri arasındaki bir olay olduğunu (ki bu verginin acenta ile ilgisi yoktur) acentalar bu vergi nedeniyle etkileyen bir durumun bulunmadığını ve müşteriye odayı/yatağı bu vergi olmaksızın sattıklarını iddia ederlerse, o zaman tesisler müşteriye yalnız konaklama vergisi içeren bir fatura düzenleyecekler.

Bu durumda, bu vergiyi müşteriden tahsil edemezlerse tesisler işletme sermayesinden bu vergiyi ödemek zorunda kalacaklar ve zarar edeceklerdir. Kanunda matrah açıkça belirtilmişken, bir tebliğ göndermesi ile ikincil düzenleme ile VUK 267. maddeye, emsal bedele gidildiği anlaşılıyor.

Hukuk aykırılıklar ve boşluklar
Kanunda, matraha diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamının da dahil olduğu belirtilirken bu değerlerin matrahın teşekkülünde hangi tutarla teşekkül edeceği, yani hangi emsal bedelle bu tespitin yapılacağı hüküm altına alınmamış. 

Bu durum önemli bir hukuk hatasıdır, çünkü idari tasarrufa bırakılamayacak bir kanun boşluğudur. 

Konaklama vergisi için atfedilmiş emsal bedel maddesi veya atıf yaptığı madde kanunda yer almıyor.

Matrah, GVK ve KDV limitlerinde yer aldığı üzere Tebliğ ile belirlenmesi, tespit edilmesi mümkün olmayan bir vergilendirme unsurudur. 

Bu nedenle, bedelsiz kalınan ve muvazaa olmayan durumlarda vergilendirme işlemlerinin (eğer para ve para ile temsil edilen bir değer alınmaması durumunda) hukuka aykırı olabileceği iddia edilebilecektir.

KAYNAK: Turizm Gazetesi