irfan önal

İrfan Önal: Zamanı geldi!

Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Eski Genel Müdürü İrfan Önal, Türkiye’nin turizm algısının değiştirilmesine yönelik atılması gereken adımlarla ilgili dikkat çekici bir yazı kaleme aldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Eski Genel Müdürü İrfan Önal, blog’unda “Turizme format atmak” başlıklı bir makale yayımladı. Önal’ın makalesi özetle şöyle:

“… Bugün turizm çerçevesinde söylenenleri 30 hatta 40 yıl önce de konuşuyorduk. Peki bu kısır döngüden kurtulmanın bir yolu yok mu? Tabii ki var: Turizmi kurgularken ve onunla ilgili gelişim stratejileri oluştururken nicel bakış açısıyla dar bir bölgede turizm endüstrisini büyüttüğümüz yıllar geride kaldı. Turizm algısının ekonomik ve kalkınma yönünü ön plana sürerek “Yer”in özelliklerini düşünüp (Destinasyon) kalkınma/markalaşma olgularına odaklanmamız gerekiyor. Yani turizmi çok önemsediğimizi göstermek için sektörün sayısal gelişimini merkeze aldığımız bakış açısını terk edecek, turizmin kalkınma/markalaşma çabalarının hem bir enstrümanı hem de çıktısı olduğunu fark edeceğiz. Turizmi yeniden düşünecek ve kurgulayacağız.

Bu söylediklerimizi bilimsel olarak tartışmak bu yazının hacmini mutlaka aşacaktır ancak konuyu gündeme getirmek ve kanaat belirtmek de bu yazının ana amacıdır. Bu yüzden yukarıda söylediklerimizi düşünmek için ülkemiz pratiğine bakmak yeterli olacaktır.

Bugün ülkemiz turizmini düşündüğümüzde, dış talebe göre şekillendiğini ve sektörün de teşviklerle -otel yatırımları- büyüdüğünü görüyoruz. Bu politika söz konusu destinasyonlarda istihdam yaratmakta ve belli bir sermeye biriktirmektedir ancak bu yaklaşımın başta çevre, kültür, yerel değerler ve hatta yönetim faaliyetleri üzerindeki negatif etkileri de hesaba katıldığında, hemen aklımıza gelen örnekler uyarınca, acil bir değerlendirme yapmak gerekliliği de ortaya çıkmaktadır.

Bu durumun sürdürülebilirliğinin sonuna mı yaklaşılmaktadır? Bence asıl soru budur! O zaman hemen kanaatimizi belirtelim: Ülkemizde turizmi algılama biçimimizi değiştirmenin zamanı gelmiştir ve kalkınma/markalaşma stratejileri içinde düşünerek destinasyonların kalkınma ve iyi yönetilme çabaları sonucunda ziyaret ekonomisi kavramı olarak neticelenen turizm faaliyetlerini her bir destinasyonumuzun özelliklerine göre kurgulamak gereklidir.

Bu değişimi yaptığımızda turizmin destinasyonlarda farklı yönlerde yaygınlaştığını, önemli ölçüde ziyaret ekonomisi oluşturduğunu ve sektörü de hem nicelik hem de nitelik olarak geliştirdiğini göreceğiz. Ayrıca bu her destinasyonun markalaşma sürecini de olumlu yönde etkileyecektir. Aynı zamanda turizm yönetimi algımız da değişecek ve interaktif bir şekilde destinasyon yönetimi yaklaşımı gelişecektir. Bu sürecin destekçisi olarak önemli bir ayağını da Türkiye Turizm İstatistikleri ve Araştırmaları Enstitüsünün varlığı oluşturacaktır.

Sevindirici olan şu ki; Yaşadığımız Covid-19 süreci bahsettiğimiz bu konuların görülmesini hızlandırmıştır. Her iki üç yılda bir bölgesel krizlerle boğuşan ve her krizden sonra da nicelik ve niteliğinden ödün vermek zorunda kalan turizmin bütüncül anlamda ekonomik verimliliğinin tartışıldığı bir evreye gelinmiştir.

Neyse ki Türkiye turizm algısına format atacak tecrübe ve bilgi birikimine sahiptir. Bu da 2021 ve sonraki yıllarda Türk turizminin ödevi olmalıdır. Yeni yılın sağlık ve esenlik getirmesi dileklerimle…”